29 Nisan 2017 Cumartesi



Et Fiyatları Neden Artıyor?

Hayvancılık sektörüyle ilgili son yıllarda sıkça duymaya alışık olduğumuz manşet başlıkları;

“Et fiyatları artıyor”

“Türkiye saman ithal edecek”

“Süt fiyatları yerinde sayıyor. Üretici isyanda! Süt hayvanları kesime gidiyor”

“Canlı hayvan ve et ithalatı bu yıl da devam edecek"
Bu haberler tarımla ilgisi olan olmayan herkesin ilgisini çekiyor. Tarıma her ne kadar sanayi kollarına olduğu kadar önem verilmese de nihai olarak herkesin tüketici olması sebebiyle işin ucu dönüp dolaşıp hepimizi etkiliyor. Hal böyle olunca da akıllara birçok soru geliyor.

Et fiyatları neden artıyor?

Türkiye tarım ülkesi olmasına rağmen neden kendimize yeter üretim yapamıyoruz?

Türkiye tarımda artık dışa bağımlı hale mi geldi?

Öncelikle şunu belirtmek gerekir; bir ülkenin tarım ülkesi sayılmasının esasları “teknoloji kullanımı”, “dış ticaretteki payı”, “işletme başına gelir” gibi unsurlardır. Tarımın da sanayideki gibi bir işletme vasfı taşıması gerekiyor. Bunun için küçük ölçekli işletmelerden ziyade entegre tesisler, arazi bütünlüğü korunmuş büyük ölçekli alanlarda yapılan ve insan işgücünden ziyade mekanizasyonun ağırlıklı olarak kullanıldığı tarımın yapılıyor olması beklenmelidir. Gelişmiş tarım ülkelerinde durum bu. Türkiye’de ise tarımın önemini korumasının ardındaki gerçek ona bağlı olan nüfus. Ekonomik anlamda GSYH’ya katkısı nüfusa ve istihdama olan katkısından sonra geliyor. Geçtiğimiz günlerde “Tarım işsizliği 2.2 puan düşürdü” şeklinde manşet haber yapıldı. Hâlbuki tarımda istihdamın yüksek oluşu başarı değildir. Entansif tarımın gelişmediğinin en net göstergesi. Aslında “Türkiye tarım ülkesidir” derken bir yandan da tarımdaki en büyük sorun ortaya konuluyor; Türkiye tarıma elverişli ancak elindeki kaynakları etkin kullanamayan bir ülkedir.

Gelelim et sorununa…

Son yıllarda ekonomik kriz, kuraklık gibi olumsuzluklardan çok etkilenen hayvancılık sektöründe girdi maliyetlerinin çok artması ve buna rağmen tamamen tüccarların inisiyatifinde olan süt fiyatlarının artış göstermemesi ve hatta bazı bölgelerde fiyat düşüşlerinin yaşanması nedeniyle süt hayvanlarının kesime gitmesi, hayvancılık sektörünü içinden çıkılmaz bir girdaba soktu. Süt hayvanlarının kesime gitmesi geçici olarak et arzını artırdı ve et fiyatlarını baskıladı. Ancak sonrasında sektör çok daha ciddi bir sorunla karşı karşıya kaldı. Anaç hayvan olmadığı için besilik hayvan bulunamaz hale geldi.

“Ana olmadan dana olmaz” tabiri tam da bu durumu açıklıyor. Ve hal böle olunca et fiyatları birden yükselmeye başladı. Kanun koyucular et fiyatlarını baskılamak için besilik hayvan ve et ithalatının önündeki engelleri kaldırdılar. Ancak sorunun temel nedeni hep göz ardı edildi: Anaç hayvan azlığı…

Peki üretimi neden artıramıyoruz?

Tarımsal girdi olarak tabir edilen gübre, mazot, ilaç vs. birçok kalemde ne yazık ki dışa bağımlılık söz konusu. Yurtiçinde ürettiğimiz gübrenin bile hammaddesi olan doğalgazda yine dışa bağımlıyız. Bu sebeple hem bitkisel üretim hem de hayvansal üretim dolarda meydana gelen dalgalanmalardan etkileniyor. Dolarda meydana gelen yükseliş girdi fiyatlarını doğrudan etkiliyor ve üretimde kopmalar başlıyor. Zaten “üstü açık fabrika” olarak tabir edilen tarım sektörü kendi doğası gereği birçok riski içinde barındırıyor. Bir de üstüne ekonomik riskler eklendiğinde sektörü daha tutarsız hale getiriyor. Yem bitkileri üretiminde maliyetlerin artması doğrudan hayvansal üretimi de etkiliyor.

Ekonomik bir süt üretimi için dünyada kabul gören süt-yem paritesi en az 1,5. Süt-yem paritesi 1 litre süt ile ne kadar yem satın alınabiliyor sorusunun cevabı. Ülkemizde bu değere en son 1998 yılında ulaşılmış; bundan sonra günümüze kadar bu değer hep 1,5’un altında kalmış.

Et-yem paritesinde ise ideal rakam 22-25 arası değerler. Ülkemizde ideal değerlere bazı yıllar ulaşılmış. Ancak sektörün istikrarlı bir yapısı bulunmuyor. Her ne kadar et fiyatları sürekli artış gösteriyor gibi gözükse de üretici gelirlerinde durum böyle değil. Yeterli besi hayvanı olmadığı için canlı hayvan fiyatı sürekli artıyor, yem fiyatları artıyor… Kuraklığın yaşandığı, girdi maliyetlerinin çok yükseldiği (örneğin saman ithalatının yapıldığı), kasaplık hayvan ve karkas et ithalatının yapıldığı yıllarda et-yem paritesi düşüş gösteriyor. Bu olumsuzluklar ise üreticilerin sektörden çekilmesine ve üretimin azalmasına neden oluyor. Hayvan üretiminin azalması et fiyatlarının yükselmesine neden oluyor. Yani tam bir kısır döngü…

Özet;

Tarım sektörü doğası gereği meteorolojik kaynaklı krizlerden etkileniyor. Ancak ülkemizde gelişmiş ülkelerin aksine teknoloji kullanımının kısıtlı oluşu nedeniyle doğaya olan bağımlılık daha da fazla. Meteorolojik kaynaklı en büyük tehlike ise kuraklık. Nitekim kuraklığın etkileri bitkisel üretim üzerinde kuraklığın meydana geldiği yıl görülmekle birlikte hayvansal üretimde o yıl ve takip eden diğer yılda da etkileri devam ediyor. Yani bir yıl yaşanan tarımsal kuraklığın hayvancılık sektörüne etkilerinin bir sonraki yıla da yansıdığı görülüyor.

Sektördeki fiyat istikrarsızlığı, yem bitkileri üretiminin yeterli düzeyde olmayışı, serbest piyasa düzeninin gerektirdiği örgütlü ve iyi işleyen bir tarımsal pazarlama sisteminin oluşturulamaması nedeniyle tüm teşvik ve desteklemelere rağmen hayvancılıkta gelişim ve verim hedeflenen seviyelere ulaşamıyor.  

İstatistiklere baktığımızda hayvan varlığı ve süt üretimi azalırken et üretimi artıyor. Görünüşe göre süt hayvanları kesime gidiyor.

Durum gerçekten böyle mi?

İstatistikler doğruyu yansıtıyor mu? Kayıt dışı çok sayıda hayvan olduğunu biliyoruz buna bağlı olarak üretimi de doğru tespit edemiyoruz. Doğru politikaların belirlenebilmesi için öncelikle kayıt dışılığın önüne geçilmeli. Doğru istatistiklerle hayvan sayısı ve üretimi tespit etmeli, buna göre üretim yönlendirmeleri yapılmalı.

Doğru teşvik ve desteklemelerle bu kısır döngüden çıkılabilir. İthalat yalnızca sorunun üstünü örten geçici bir çözüm. İthalat yerine damızlık hayvan üretimi teşvik edilmeli. Milli Tarım Projesi’nin hedeflerinden biri de aslında bu. Umarız proje doğru yönetilir ve amacına ulaşır. Türkiye kaynaklarını etkin kullanan bir tarım ülkesi konumuna ulaşır.
Bahar Çınar
Ziraat Mühendisi

2 yorum:

  1. Sayın Bahar Hanım,

    Makalenizde bahsettiğiniz konulara tamamen katılıyorum. Bir çiftçi olarak devletin hayvancılık politikasının ne olduğunu tam anlayabilmiş değilim. Bence devletin hibe ve destek politikasını tamamen değiştirmesi gerektiğini düşünüyorum. Özellikle hibeyi tamamen kaldırması gerektiğini, bu parayı daha fazla destek olarak çiftçiye vermesi gerektiği düşüncesindeyim.
    Sisteme hibe vererek işi hiç bilmeyen yeni oyuncular eklemek yerine -ki bunlar kısa sürede batarak mevcut çiftçileri de
    etkiliyorlar- mevcut işletmeleri destekleyerek onların kendilerini geliştirmelerini sağlamaktayız. Ayrıca çiftçilere ciddi eğitimler verilmeli, hatta gerekirse bu eğitimleri almış olanlara destek oranını artırarak eğitim almaları özendirilmelidir. Ama mutlaka hibe kaldırılarak biraz parası olan herkesin bu işe iştahlanması engellenmelidir. Eğer destekler 3-4 katına çıkarılarak verilerse (Süt desteği, buzağı desteği, mazot desteği, vs.) zaten çiftçiler ihtiyaçları olan çiftlikleri kurabilir ve ekipmanlar alabilirler.
    Saygılarımla

    YanıtlaSil
  2. Sayın Bahar Hanım,

    Makalenizde bahsettiğiniz konulara tamamen katılıyorum. Bir çiftçi olarak devletin hayvancılık politikasının ne olduğunu tam anlayabilmiş değilim. Bence devletin hibe ve destek politikasını tamamen değiştirmesi gerektiğini düşünüyorum. Özellikle hibeyi tamamen kaldırması gerektiğini, bu parayı daha fazla destek olarak çiftçiye vermesi gerektiği düşüncesindeyim.
    Sisteme hibe vererek işi hiç bilmeyen yeni oyuncular eklemek yerine -ki bunlar kısa sürede batarak mevcut çiftçileri de
    etkiliyorlar- mevcut işletmeleri destekleyerek onların kendilerini geliştirmelerini sağlamaktayız. Ayrıca çiftçilere ciddi eğitimler verilmeli, hatta gerekirse bu eğitimleri almış olanlara destek oranını artırarak eğitim almaları özendirilmelidir. Ama mutlaka hibe kaldırılarak biraz parası olan herkesin bu işe iştahlanması engellenmelidir. Eğer destekler 3-4 katına çıkarılarak verilerse (Süt desteği, buzağı desteği, mazot desteği, vs.) zaten çiftçiler ihtiyaçları olan çiftlikleri kurabilir ve ekipmanlar alabilirler.
    Saygılarımla

    YanıtlaSil