Hayvancılık
sektörüyle ilgili son yıllarda sıkça duymaya alışık olduğumuz manşet başlıkları;
“Et
fiyatları artıyor”
“Türkiye
saman ithal edecek”
“Süt
fiyatları yerinde sayıyor. Üretici isyanda! Süt hayvanları kesime gidiyor”
“Canlı
hayvan ve et ithalatı bu yıl da devam edecek"
…
Bu haberler tarımla ilgisi olan olmayan
herkesin ilgisini çekiyor. Tarıma her ne kadar sanayi kollarına olduğu kadar
önem verilmese de nihai olarak herkesin tüketici olması sebebiyle işin ucu
dönüp dolaşıp hepimizi etkiliyor. Hal böyle olunca da akıllara birçok soru
geliyor.
Et fiyatları neden artıyor?
Türkiye tarım ülkesi olmasına rağmen neden
kendimize yeter üretim yapamıyoruz?
Türkiye tarımda artık dışa bağımlı hale mi
geldi?
Öncelikle şunu belirtmek gerekir; bir
ülkenin tarım ülkesi sayılmasının esasları “teknoloji kullanımı”, “dış
ticaretteki payı”, “işletme başına gelir” gibi unsurlardır. Tarımın da
sanayideki gibi bir işletme vasfı taşıması gerekiyor. Bunun için küçük ölçekli
işletmelerden ziyade entegre tesisler, arazi bütünlüğü korunmuş büyük ölçekli
alanlarda yapılan ve insan işgücünden ziyade mekanizasyonun ağırlıklı olarak
kullanıldığı tarımın yapılıyor olması beklenmelidir. Gelişmiş tarım ülkelerinde
durum bu. Türkiye’de ise tarımın önemini
korumasının ardındaki gerçek ona bağlı olan nüfus. Ekonomik anlamda GSYH’ya
katkısı nüfusa ve istihdama olan katkısından sonra geliyor. Geçtiğimiz
günlerde “Tarım işsizliği 2.2 puan düşürdü” şeklinde manşet haber yapıldı.
Hâlbuki tarımda istihdamın yüksek oluşu başarı değildir. Entansif tarımın gelişmediğinin en net göstergesi. Aslında “Türkiye
tarım ülkesidir” derken bir yandan da tarımdaki en büyük sorun ortaya
konuluyor; Türkiye tarıma elverişli
ancak elindeki kaynakları etkin kullanamayan bir ülkedir.
Gelelim
et sorununa…
Son yıllarda ekonomik kriz, kuraklık gibi
olumsuzluklardan çok etkilenen hayvancılık sektöründe girdi maliyetlerinin çok
artması ve buna rağmen tamamen tüccarların inisiyatifinde olan süt fiyatlarının
artış göstermemesi ve hatta bazı bölgelerde fiyat düşüşlerinin yaşanması
nedeniyle süt hayvanlarının kesime gitmesi, hayvancılık sektörünü içinden
çıkılmaz bir girdaba soktu. Süt hayvanlarının kesime gitmesi geçici olarak et
arzını artırdı ve et fiyatlarını baskıladı. Ancak sonrasında sektör çok daha
ciddi bir sorunla karşı karşıya kaldı. Anaç hayvan olmadığı için besilik hayvan
bulunamaz hale geldi.
“Ana
olmadan dana olmaz” tabiri
tam da bu durumu açıklıyor. Ve hal böle olunca et fiyatları birden yükselmeye
başladı. Kanun koyucular et fiyatlarını baskılamak için besilik hayvan ve et
ithalatının önündeki engelleri kaldırdılar. Ancak sorunun temel nedeni hep göz
ardı edildi: Anaç hayvan azlığı…
Peki
üretimi neden artıramıyoruz?
Tarımsal girdi olarak tabir edilen gübre,
mazot, ilaç vs. birçok kalemde ne yazık ki dışa bağımlılık söz konusu.
Yurtiçinde ürettiğimiz gübrenin bile hammaddesi olan doğalgazda yine dışa
bağımlıyız. Bu sebeple hem bitkisel üretim hem de hayvansal üretim dolarda
meydana gelen dalgalanmalardan etkileniyor. Dolarda meydana gelen yükseliş
girdi fiyatlarını doğrudan etkiliyor ve üretimde kopmalar başlıyor. Zaten “üstü
açık fabrika” olarak tabir edilen tarım sektörü kendi doğası gereği birçok
riski içinde barındırıyor. Bir de üstüne ekonomik riskler eklendiğinde sektörü
daha tutarsız hale getiriyor. Yem bitkileri üretiminde maliyetlerin artması
doğrudan hayvansal üretimi de etkiliyor.
Ekonomik bir süt üretimi için dünyada kabul
gören süt-yem paritesi en az 1,5. Süt-yem paritesi 1 litre süt ile ne kadar yem
satın alınabiliyor sorusunun cevabı. Ülkemizde bu değere en son 1998 yılında
ulaşılmış; bundan sonra günümüze kadar bu değer hep 1,5’un altında kalmış.
Et-yem paritesinde ise ideal rakam 22-25
arası değerler. Ülkemizde ideal değerlere bazı yıllar ulaşılmış. Ancak sektörün
istikrarlı bir yapısı bulunmuyor. Her ne kadar et fiyatları sürekli artış gösteriyor
gibi gözükse de üretici gelirlerinde durum böyle değil. Yeterli besi hayvanı
olmadığı için canlı hayvan fiyatı sürekli artıyor, yem fiyatları artıyor…
Kuraklığın yaşandığı, girdi maliyetlerinin çok yükseldiği (örneğin saman
ithalatının yapıldığı), kasaplık hayvan ve karkas et ithalatının yapıldığı
yıllarda et-yem paritesi düşüş gösteriyor. Bu olumsuzluklar ise üreticilerin
sektörden çekilmesine ve üretimin azalmasına neden oluyor. Hayvan üretiminin
azalması et fiyatlarının yükselmesine neden oluyor. Yani tam bir kısır döngü…
Özet;
Tarım sektörü doğası gereği meteorolojik
kaynaklı krizlerden etkileniyor. Ancak ülkemizde gelişmiş ülkelerin aksine
teknoloji kullanımının kısıtlı oluşu nedeniyle doğaya olan bağımlılık daha da
fazla. Meteorolojik kaynaklı en büyük tehlike ise kuraklık. Nitekim kuraklığın
etkileri bitkisel üretim üzerinde kuraklığın meydana geldiği yıl görülmekle
birlikte hayvansal üretimde o yıl ve takip eden diğer yılda da etkileri devam ediyor.
Yani bir yıl yaşanan tarımsal kuraklığın
hayvancılık sektörüne etkilerinin bir sonraki yıla da yansıdığı görülüyor.
Sektördeki fiyat istikrarsızlığı, yem
bitkileri üretiminin yeterli düzeyde olmayışı, serbest piyasa düzeninin
gerektirdiği örgütlü ve iyi işleyen bir tarımsal pazarlama sisteminin
oluşturulamaması nedeniyle tüm teşvik ve desteklemelere rağmen hayvancılıkta
gelişim ve verim hedeflenen seviyelere ulaşamıyor.
İstatistiklere
baktığımızda hayvan varlığı ve süt üretimi azalırken et üretimi artıyor.
Görünüşe göre süt hayvanları kesime gidiyor.
Durum gerçekten böyle mi?
İstatistikler doğruyu yansıtıyor mu? Kayıt dışı
çok sayıda hayvan olduğunu biliyoruz buna bağlı olarak üretimi de doğru tespit
edemiyoruz. Doğru politikaların belirlenebilmesi için öncelikle kayıt dışılığın
önüne geçilmeli. Doğru istatistiklerle hayvan sayısı ve üretimi tespit etmeli,
buna göre üretim yönlendirmeleri yapılmalı.
Doğru teşvik ve desteklemelerle bu kısır
döngüden çıkılabilir. İthalat yalnızca sorunun üstünü örten geçici bir çözüm.
İthalat yerine damızlık hayvan üretimi teşvik edilmeli. Milli Tarım Projesi’nin
hedeflerinden biri de aslında bu. Umarız proje doğru yönetilir ve amacına
ulaşır. Türkiye kaynaklarını etkin kullanan bir tarım ülkesi konumuna ulaşır.
Bahar Çınar
Ziraat Mühendisi

Sayın Bahar Hanım,
YanıtlaSilMakalenizde bahsettiğiniz konulara tamamen katılıyorum. Bir çiftçi olarak devletin hayvancılık politikasının ne olduğunu tam anlayabilmiş değilim. Bence devletin hibe ve destek politikasını tamamen değiştirmesi gerektiğini düşünüyorum. Özellikle hibeyi tamamen kaldırması gerektiğini, bu parayı daha fazla destek olarak çiftçiye vermesi gerektiği düşüncesindeyim.
Sisteme hibe vererek işi hiç bilmeyen yeni oyuncular eklemek yerine -ki bunlar kısa sürede batarak mevcut çiftçileri de
etkiliyorlar- mevcut işletmeleri destekleyerek onların kendilerini geliştirmelerini sağlamaktayız. Ayrıca çiftçilere ciddi eğitimler verilmeli, hatta gerekirse bu eğitimleri almış olanlara destek oranını artırarak eğitim almaları özendirilmelidir. Ama mutlaka hibe kaldırılarak biraz parası olan herkesin bu işe iştahlanması engellenmelidir. Eğer destekler 3-4 katına çıkarılarak verilerse (Süt desteği, buzağı desteği, mazot desteği, vs.) zaten çiftçiler ihtiyaçları olan çiftlikleri kurabilir ve ekipmanlar alabilirler.
Saygılarımla
Sayın Bahar Hanım,
YanıtlaSilMakalenizde bahsettiğiniz konulara tamamen katılıyorum. Bir çiftçi olarak devletin hayvancılık politikasının ne olduğunu tam anlayabilmiş değilim. Bence devletin hibe ve destek politikasını tamamen değiştirmesi gerektiğini düşünüyorum. Özellikle hibeyi tamamen kaldırması gerektiğini, bu parayı daha fazla destek olarak çiftçiye vermesi gerektiği düşüncesindeyim.
Sisteme hibe vererek işi hiç bilmeyen yeni oyuncular eklemek yerine -ki bunlar kısa sürede batarak mevcut çiftçileri de
etkiliyorlar- mevcut işletmeleri destekleyerek onların kendilerini geliştirmelerini sağlamaktayız. Ayrıca çiftçilere ciddi eğitimler verilmeli, hatta gerekirse bu eğitimleri almış olanlara destek oranını artırarak eğitim almaları özendirilmelidir. Ama mutlaka hibe kaldırılarak biraz parası olan herkesin bu işe iştahlanması engellenmelidir. Eğer destekler 3-4 katına çıkarılarak verilerse (Süt desteği, buzağı desteği, mazot desteği, vs.) zaten çiftçiler ihtiyaçları olan çiftlikleri kurabilir ve ekipmanlar alabilirler.
Saygılarımla